Rodos’ta Türk Varlığının 500. Yılı Sempozyumu, Muğla’da başladı.

Muğla’bile düzenlenen Rodos’ta Türk Varlığının 500. Yılı Sempozyumu başladı.

Türk Güneş Kurumu, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) ile Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Tesanüt Derneği işbirliğinde MSKÜ Atatürk Ekin Merkezi’nde planlı sempozyuma türlü üniversitelerden öğretim üyesi ve bili insanları katıldı.

Adaların Osmanlı marifetiyle fethi ve yönetimi, Rodos ve İstanköy Türklerinin kültürel kimliği ve geleceği, bu bölgedeki Türklere ait mimari eserlerin korunması kadar konuların ele alındığı sempozyumda edimsel sorunlara tarihsel vukuf ve vesaik ışığında çözümler aranacak.

Türk Gündüz Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Yavaş, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, kurumun 91 yıldır Türk tarihinin bütün yönlerini özlemek amacıyla faaliyetlerini sürdürdüğünü söyledi.

Bugüne büyüklüğünde 2 bin 100 civarında mektup yayını, 7 bin civarında birlikte yazı sayısına ulaştıklarını nâkil Güç, “Sıra insanlığın kuma malıdır. Bu nedenle yöre yargılara, keyfiyetlere meydan yoktur. Arşiv ne yazıyorsa onu inanmak gerekiyor. Biz bugüne büyüklüğünde hep bu hakikati savunduk. Tabi kim karşımıza bizim üzere bilimsel çalışmalarla, araştırmalarla çıkamadılar. Bilimsellikten uzak sloganlarla çıktılar.” dedi.

Yunanistan’ın özellikle sabık sene haddi aşarak Türkiye’ye karşı haddinden fazla sakil ithamlarda bulunduğunu hatırlatan Vahim, bunlara yeterli cevapları verdiklerini dile getirdi.

Ağırbaşlı, alın tarafın sunu çok korktuğu ve sıkıntılı kaldığı alanın tarihi yönleri olduğunu kaydetti.

Yaşananların çabucak Yunanistan ile ilgili bire bir sorun olmadığını anlatan Vahim, şöyle konuştu:

“Bunun arkasında bambaşka güçler bile var. Bunların bağımsızlık edinim süreçlerini birlikte çokça bol biliyoruz. Dolayısıyla tığ kurum olarak bilimsellikten milim sapmadan çalışmaya devam edeceğiz. Tıpkı savunma psikolojisi içerisinde da değiliz. İşin hakikati Ermeni meselesinde birlikte hakeza, hep sırtımızdan hançerlenmişiz. İyi niyetimizin, merhametimizin karşılığı kendisine hakeza bire bir pazar görmüşüz ruz sayfalarında. Nedeniyle hakikatin tarafı olduğumuz için haklıyız ve güçlüyüz.”

Ağırbaşlı, sempozyumda verilen bildirileri birlikte arz gücük zamanda betik namına yayınlamayı düşündüklerini belirterek, “Zira onların tarihini bile gerçekte Türk tarihçileri adına biz yazıyoruz.” ifadesini kullandı.

“Adalara giden turistler soydaşlarıyla temasa geçsin”

Rodos İstanköy ve Onikiada Türkleri Firez ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı ise uluslararası örgütlerde farkındalığın oluşturulması üzere 1996’dan bu yana vahim bire bir mücahede sürdürdüklerini söyledi.

Özellikle üstünde durdukları arz cesim konunun Türk ve Palikarya halkları ortada dostluk ve işbirliğini yetiştirmek olduğuna belen eden Kaymakçı, “Fakat, bu içten isteğimiz aykırı değildir. Derneğimiz tekmil üyeleri Türkiye ve Yunanistan arasındaki dostluğun kuvvetli temellere oturtulmasının öncelikle ilişkilerde ülkü olan konuların konuşulmasından geçtiğine inanmaktadır.” diye konuştu.

Adalarda aktif Türklerin kültürel kimliklerini yaşayamamalarını tıpkı âdemiyet sorunu kendisine değerlendirdiklerini vurgulayan

Kaymakçı, şunları kaydetti:

“Hiçbir kültürel kimliğin namevcut edilmesi evet bile görmezlikten gelinmesini akilane tıpkı yaklaşım kendisine kabul etmiyoruz. Mağrip Trakya’birlikte olduğu amacıyla Rodos ve İstanköy’bile Türk kültürel kimliğinin korunması ve geliştirilmesi, ayrımsız Avrupa Birliği ülkesi olan Yunanistan’ın önde gelen görevlerinden biri olması gerekir. Soydaşlarımızın Ege Denizi’nden yükselen sessiz çığlığına hep sivilize ülkeler yanıt vermeli. Devletimizin icap Avrupa Konseyi kadar uluslararası platformlarda gerekse Türk Palikarya ilişkilerinde kısık namına bu konuyu gündeme getirmesini birlikte memnuniyetle karşılıyoruz.”

Kaymakçı, Türkiye’den adalara giden turistlerin oralarda hararetli soydaşlarıyla temasa geçmesi ve Osmanlı Dönemi’nden kalan

kültürel mirası konuşma etmesi gerektiğine dikkat çekti.

Türk ziyaretçilere, gördükleri yıkımları hele Yunanistan yetkililerinin dikkatine sunmalarını öneren Kaymakçı, “Bu şekilde tıpkı yüklülük oluşmasının zaruri olduğunu cümle bilmeli. Rodos ve İstanköy Türklerine cemaat çıkmanın Türkiye’ye erbap çıkmakla muadil olduğunu düşünüyorum. Zira bura Türkiye bildirme mümasil Türk toplulukları.” değerlendirmesinde bulundu.

Konuşmaların arkası sıra dokümanter gösterimi gerçekleştirildi.

Prof. Dr. Birol Okkalı’in başkanlığını yaptığı sempozyumun evvel oturumunda “Rodos ve Onikiada’nın Türk Egemenliğine Geçişi” başlığında, Prof. Dr. Mehmet Yaşar Ertaş eliyle, “1522 Rodos’un Fethi: Esbap, Seferberlik ve Kuşatma”,

Prof. Dr. Adnan Enerjik eliyle “Kanuni Yolu: Melik Süleyman’ın Rodos Seferi Güzergahı” ile Prof. Dr. Namık Bitirmiş vasıtasıyla ” Kanuni Melik Süleyman’ın Rodos Seferi’nin Muğla’birlikte Gündeme Geliş Hikayesi” konularında sunumlar yapıldı.

Oturumun arkası sıra Muğla Tekemmül Enstitüsü vasıtasıyla açılan sergide, dönemin kıyafetleri sergilendi.

Rodos’ta Türk Varlığının 500. Yılı Sempozyumu, ferda sona erecek.

Share: