Ahıska Türkleri şiddetli meşgul cımbar yıllarını gözyaşlarıyla anlattı

Reisicumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla, 7 yıl ilk Türkiye’ye getirilerek Erzincan’ın Üzümlü ilçesine yerleştirilen Mesket Türkleri, umutla geleceğe baktıkları Türkiye’dahi, yurtlarından sürgün edilişlerini gözyaşlarıyla anlattı.

Sovyetler Birliğince 14 Kasım 1944’te, Gürcistan’ın Ahıska bölgesinden sürgün edilen Ahıska Türkleri, Ukrayna’dan Reisicumhur Erdoğan’ın talimatıyla Mesafe 2015’te Türkiye’ye getirilmeye başlandı.

Kafileler halinde Türkiye’ye getirilen ailelerden benzeri bölümü Erzincan’ın Üzümlü ilçesindeki dört mahallede kendileri üzere yaptırılan TOKİ konutlarına yerleştirildi.

Ukrayna’dan çabucak ferdî eşyasını getirebilen Mesket Türkleri’nin yerleştirildikleri evlerdeki umum eşyası ve ihtiyaçları Türkiye Cumhuriyetince karşılandı.

İlçede durma fail 595 aileden oluşan 2 bin 730 Ahıska Irlamak, huzur süresince yaşadıkları sili vatanlarında anane ve göreneklerini da sürdürüyor.

Ahıska Türkleri, gelenek görenekleri eşliğinde yaşamanın ve ibadetlerini da rahatlıkla yapmanın mutluluğunu yaşıyor.

Üzümlü ilçesinde yaşamlarını sürdüren Ahıska Yırlamak aileler, sürgünde yaşamını yitiren yakınları için veladet okuttu, misafirlere şerbet ve kazanlarla pişirilen yemeklerden izzetüikram etti.

“Aynı yakının ölüyor sen onun mezarını bilmiyorsun”

Sürgüne 6 yaşında şahit olan 84 yaşındaki 5 bala annesi Hayriye Agali, AA muhabirine, gözyaşları içerisinde yaşadıklarını anlattı.

1944’te köylerine gelen Sovyet askerlerinin yakınlarını çağırıp iki saat içerisinde köyü infirak etmeleri gerektiğini aktaran Agali, geceleyin askerler vasıtasıyla serbest ayrımsız alana toplandıklarını, sabahleyin araçlarla taşındıktan sonra dara treninin vagonlarına 5-6 ocak yerine bindirildiklerini söyledi.

O günleri kimsenin görmesini istemeyen ve trende halasını kaybeden Agali, şöyle konuştu:

“Benzeri ay katar yolculuğu yaptık. Halam trende öldü. Aynı istasyonda indirip alıp gittiler. Bizim vagonda ayrımsız ayvaz çocuğu hastaydı öldü. Ayrımsız yakının ölüyor sen onun mezarını bilmiyorsun. Tığ böyle günler gördük. Babam hasta geldi amma iner inmez Özbekistan’de öldü. Kimesne yoktu, cenaze namazı kılındı götürüp gömdüler. Bizim gördüğümüzü tek kimse görmesin. Neden hakeza yurtsuz olduk? Illet böyle gereksiz olduk? bilmiyorum.”

Agali, gittikleri değme yerde dinlerinden kopmadıklarını belirterek, “Biz bize teravih dahi kıldık, oruç dahi tuttuk, iftar da ediyorduk. Ne gördüysek atalarımızdan dedelerimizden, onu yapıyorduk. Oralarda cami yoktu cami görmedik. Buraya geldim ezan okundu ağladım.” dedi.

Sürgünde 6 şvester olduklarını, bire bir kardeşinin başka vagona bindirildiğini ve bire bir elan haber alamadıklarını anlatan Agali, o kardeşinin iyi mı geberik mü öğrenmek istediklerini belirtti.

Kendilerine erbap çıkan Cumhur Reisi Recep Tayyip Erdoğan’a herhangi bir sabahleyin yakarış ettiğini vurgulayan Agali, “Erdoğan’dan tığ haddinden fazla razıyız, Allah üstelik razı olsun. Anne babasına rahmet, Allah ona teferruatlı mevcudiyet versin. 3 çımbar gördük, gelişigüzel madde gördük amma şimdi Allah’a şükür Mutekit memleketine geldik. Çocuklarımız burada, Türk kültürüyle tıpkısı olduk Türk olduk.” diye niteleyerek konuştu.

Olayın tanıklarından 97 yaşındaki 7 bala babası Köşeli Rical ise yaşadıkları sürgünün peşi sıra Türkiye’bile olmaktan duyduğu mutluluğu anlattı.

Sürgün döneminde çokça acıların yaşandığını dile getiren Erkekler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendilerine sahip çıktığını belirterek, “Tanrı razı olsun kim bize ehil bundan sonra da Türkiye’ye kısaca 600 ev getirdi.” ifadelerini kullandı.

Sürgün yıllarını unutamayan ve bu dağ olaya 14 yaşında şahitlik fail 94 yaşındaki 5 yavru annesi Fatime Ahmet de o dokunaklı komple yılları gözyaşlarıyla anlattı.

Çocuk yaşta cımbar yaşamanın acısını hala yüreğinde yaşadığını belirten Ahmet, “Bizi akşam 12’bile kaldırdılar. Trende vagonlara bindirdiler götürdüler. Ölülerimizi sulara attılar. Bizim gördüğümüz günleri hiç kimse görmesin. Yakınlarımız öldü.” dedi.

“Kendi bayrağımızda öz ülkemize kavuşmuş olduk”

Mimar Sinan Mahallesi muhtarı Gülmira Elisegil dahi Üzümlü halkıyla geldikleri günden beri bağırsak içe yaşadıklarını, 2019’dahi Türk vatandaşı olduktan sonra seçimlere girerek kaza halkının birlikte yaşadığı mahallede kocabaşı seçildiğini söyledi.

Elisegil, Türk oldukları için sürgüne uğradıklarını, büyüklerinden duyduğu kadarıyla 78 yıl ilk insanlara kötü benzeri sürgünün yaşatıldığını söyledi.

Türkiye’nin kendilerine erbap çıkmasıyla Ukrayna’dan Türk yerine en güzel göçü yaşadıklarını ifade fail Elisegil, şunları kaydetti:

“Büyüklerimizden duyduğumuz, değme ahit vatan hasreti vardı. Bize çocukluğumuzda haddinden fazla şey anlatırlardı ve tek istekleri Türkiye’ye kavuşmaktı. Onlara nasip olmadı sürgünden sürgüne, orada son ettiler. Arz böylelikle tığ torunlarına nasip oldu. Kıtipiyoz biz çok mutluyuz. Onların yaşayamadıklarını Tanrı bize baht etti, tığ artık vatanımızdayız. Özlük bayrağımızda öz ülkemize kavuşmuş olduk.”

Elmira Elisegil üstelik Üzümlü halkıyla birlikte dostça yaşadıklarını hiçbir sıkıntılarının olmadığını ve kız alıp verildiğini söyledi.

Acun Ahıska Türkleri Birliği Erzincan Temsilcisi Ünite Mirza ise Cumhur Reisi Erdoğan’ın talimatıyla geldikleri Türkiye’üstelik, Ahıska Irlamak kendisine kendilerini Erzincan halkının bağrına bastığını belirtti.

Mirza, sürgünün 78. yılı münasebetiyle mevlit okutup dualar ederek ihtifal programı düzenlediklerini söyledi.

Ninesinden dinlediği sürgün yılını anlatan Mirza, “Açlıktan ve soğuktan ayrıntılar, kadınlar sönük. Ana ve dedelerimizin anlattığına bakarak ölüleri hasırlara sarıp kar konusunda atıyorlarmış, ölüleri vermiyorlarmış. Gâh anneler cenazeleri almasınlar diye niteleyerek ölü bebeklerini meme başı emziriyor üzere gösteriyorlarmış.” diye konuştu.

Share: