Suud medyası PKK iz organı gibi

Türkiye’nin Suriye ile özlük tahril hattı süresince yürüttüğü Barış Pınarı harekâtının, öz kovanına çomak soktuğu anlaşılıyor. Ameliyat, sahadaki dengeleri değiştirmenin yanı sıra arsıulusal ve lehçe aktörlerin maskelerini dahi bir bir düşürdü. NATO müttefikleri ve mühim ortaklarının ve Türkiye’ye cebin yıllardır yıldırı örgütleriyle işbirliği işleyen ülkelerin harekata müteveccih sert şekilperest ve yaklaşımlar sergilemeleri bekleniyordu, ancak ilkin Suudi ArabistanBirleşik Gündüz Feneri Emirlikleri (BAE) ve bu iki ülkenin yörüngesindeki Zenci Birliği, Darı ve Bahreyn yönetimlerinin harekatı kınaması, görsel ve yazılmış medyalarının 24 saat enerjik yayınlarla, kolluk ve yorumlarla çarpışma durumuna geçmesi adeta tıpkısı karaca mizah örneği oldu.

Halklar (ve hatta yönetimler) gözetiminde hiçbir karşılığı ve saygınlığı sıfır Zenci Birliği’nin harekâtı kınayan ve “karışma” olarak niteleyen son bildirisi, uzuv ülkeler tarafından de ciddiye alınmıyor. Aplikasyon mekanizmasından mahrum olduğu bilindiği için ise kimi üyeler evet bildiriyi imzalamıyor evet üstelik kişi dışişleri bakanlıkları yoluyla alınan karara katılmadıklarını dile getiriyorlar. Zenci ülkelerinin KUL, Rusya ve İran tarafından adeta birer “yadımlama müzesine” çevrildiği zamanlar sessiz kalan Gündüz Feneri Birliği’nin, bildirme beş altı dört ülkenin (BENDE, Fransa, Rusya, İran) ordusu vasıtasıyla ayaklar altına alınmış Suriye’nin egemenliğinden nefes vurması ancak komedi adına değerlendirilebilir. Dahi Suriye’nin kuzeyindeki Gündüz Feneri şahıs, yıldırı örgütü aracılığıyla kafile ettirilirken ve bölgenin kuzeyine “Rojava” adı verilirken, Arap rejimlerinin ve medyasının yıldırı örgütü için zaman mersiye yakmasının hiçbir ahlaki tarafı de bulunmuyor. Birliğin, zaman dört Gündüz Feneri başkentini (Bağdat, Şam, Beyrut, Sana) elinde markajcı İran’a alın acilen toplandığı da tek görülmedi. İsrail neredeyse temas çağ Suriye’nin egemenliğini ihlal yazar büyük gördüğü mevzileri vururken bile bu rejimlerden curcunalı çıkmadı. Suriye’da çocuk, kadın, nemli demeden katliamlara imza atan Esed Rejimi’nin yer mefret destekçisi Rusya Ululuk Başkanı Vladimir Putin, Suudi Arabistan’dahi debdebeli şekilde ağırlandı, yüce anlaşmalara imza atıldı.

Suudi Arabistan yönetiminin Barış Pınarı harekâtıyla ilişkin açıklamalarını, görsel ve mukayyet medyadaki yayınlarını izleme edenler, Türkiye’nin bu ülkeye çekişme açtığını, Aramco kabilinden yer yağı tesislerini bombaladığını yahut Riyad yönetiminin bataklığa saplandığı Yemen’birlikte savaştığı İran destekli Husilere Ankara’nın zırh desteği verdiğini sanır. Serencam Aramco saldırısının akabinde de, Suud yönetimi ve medyası bu basamak bir reaksiyon ortaya koymamıştı. Başkaca verdikleri reaksiyon, Esed rejimi ve medyasının Hazar Pınarı harekâtına gösterdiği tepkiyi bile gölgede bıraktı.

Suudi sermayeli Umum Arabiya ve El Hades televizyonlarının yanı sıra, Türkiye karşıtı haberlerin amiral gemisi Ukaz gazetesi ilkin tevessül etmek üzere birlik görsel ve kayıtlı iletişim araçları, adeta yıldırı örgütü PKK’nın iz organı gibi kitap yaparken, dezenformasyon veya karaca propaganda kabilinden yöntemlerle harekatın hedefini çarpıtmaya çalışıyor. Özellikle El Arabiya’nın muhabiri, Türkiye’nin operasyon düzenlediği bölgede iki çocuğu cadde ortasında yere yatırarak çakaralmaz benzeri mizansene imza attı. Suudi Arabistanlı yetkililer ferdî içtimai medya hesaplarından Türkiye’yle ve operasyonla ilişkin akıllara şifa paylaşımlarda bulunurken, trol hesaplar üstelik değme zaman olduğu üzere bu dezenformasyondaki yerlerini aldılar.

Ukaz gazetesi “dünyanın Erdoğan’a cebin olduğu” tezini manşetlerine taşırken, adeta PYD/PKK’lı teröristlerin yapıt organlığına soyundu. Ceride DEAŞ’lıların kaldığı cezaevinin vurulduğu ve militanlarının başıboş kaldığı yalanı üzerinden bir matlup oluşturarak okuyucularını aldatmaya çalıştı. Riyad Halk Ada ve El Vatan gazetelerinin birlikte Şarkulevsat, Halk Hanay ve Umum Arab kabilinden gazeteler de harekatla ait biber dolması/kusurlu fen ve yorumlara vadi verdi. FETÖ ele başlarına mikrofon uzatan Suud medyası, yıldırı örgütünün sınırdaki kentlere ve sivil alanlara gerçekleştirdiği saldırıları görmezden gelirken, adeta söz birliği etmişçesine DEAŞ mensuplarının ailelerinin kaçışından ve 130 bin sivilin evinden olduğundan bahsetti. Ayrıca KÖLE Başkanı Donald Trump, Twitter üzerinden bu asıl iddiaları yalanlayarak “Kürtler (YPG/PKK) bizi savaşa dahil demek için bazılarını (DEAŞ mensuplarını) erkin bırakıyor mümkün” ifadesini çekmek zorunda kaldı.

Ukaz yazarı Ahmed Avad Türk ordusunun Selahaddin Eyyubi’nin torunlarıyla savaştığını öne sürecek kadar seviyesizleşirken, Umum Ada yazarı Muhammed Adam-Şeyh dahi harekata destek çıkan Tren’ın daha çok ayrımsız Zenci ülkesi olmadığını ve Türkleştiğini argüman etti.

Ukaz gazetesi yazarı ve çarkıt meşveret bakanı müsteşarı Intikal El Hamid, ülkesinin Suriye politikasının tek değişmediğini ve uluslararası ülfet çerçevesinde hareket ettiğini tabir etmişti. Halbuki Riyad yönetiminin Suriye olaylarının başladığı Mart 2011’den bu yana izlediği politikalarla bugünkü politikalarının taban tabana inatçı olduğunu söylemek amacıyla siyasa uzmanı olmaya lazım bulunmayan. Üç sene öncesine kadar, dönemin Dışişleri Bakanı Adaletli ahali Cübeyr, Suudi cidal uçaklarının Türkiye’nin yanı sıra Suriye’deki DEAŞ’a cebin savaşacağını ve Türkiye’nin bu yöndeki çabalarını desteklediğini açıklamıştı. Zaten BAE ve darbeci Darı yönetimi dahi Esed rejimiyle muamma ayrımsız uyuşma halindeydi.

Suudi Arabistan, BAE ve Darı “cömert” diyerek nitelendirdikleri bir nice Zenci ülkesinde hunriz askeri operasyonlar gerçekleştirdiler. Riyad-Abu Dabi ikilisi Yemen’üstelik yabanlık suçları işlediler. Kezalik Libya’dahi BM tarafından maruf Ulusal Mutabakat Hükümeti’hangi karşı darbeci General Halife Hafter güçlerine Mısır’la alay malay askeri ve geri hizmet bindi veriyorlar.

Zaman Suriye’nin egemenliğini ve Zenci ülkesi olduğunu hatırlayan Riyad yönetimi, olayların başladığı Mart 2011’den bu yana bu talih üzere tek öz yapmaması ayrımsız tarafa, Esed rejiminin zulmünü ve katliamlarını görmezden geldi. Üste tamam tersine, “DEAŞ’la savaşım” adı altında PYD/PKK’evet maddi ve geri hizmet destek çıkarak bu bölgelerde güçlü Arapları arkadan vurdu. Bu da yetmezmiş kadar medyası, PKK ele başlarıyla birer celal adamıymış gibi röportajlar yapıp, makaleler yazdırdı. Körfez İşleri Bakanı Tamir es-Sebhan 2017 ve 2019 yıllında Rakka ve Deyrizor’u konuşma etti, yıldırı örgütü ele başlarıyla görüşüp destek sözü verdi.

Esasında milyonlarca Suriyeli Fellah, PYD’li teröristlerin merhametine bırakılmıştı ve bu kapsam sadece Türkiye üzere değil, yekpare Suriye amacıyla tıpkı tehditti. Peki, Suudi Arabistan Suriye topraklarının uluslararası güçler marifetiyle “kez sabık hanına” çevrildiğini ve bu ülkenin Zenci kimliğinin erek alındığını bilmesine rağmen, harekata sebep bu büyüklüğünde anif tepki gösteriyor? Ankara-Riyad hattında akıbet yıllarda ilişkilerin adamakıllı gerildiği ve kopma noktasına geldiği muhakkak. Darı’daki çarpış ve Şimendifer ablukası sırasında ters düşen politikaların üzerine, sabık sene işlenen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin eklenmesiyle, Riyad yönetiminin ve medyasının eline sabık seçme fırsatta güttüğü Türkiye düşmanlığının dozu artırıyor. Harekâta yönelik böylesi bir dezenformasyon ve kişmiri yaymaca faaliyeti, ancak Suud yönetiminin Türkiye’yi politik, konuşu ve askeri namına zayıflatma girişiminde olduğu kabil benzeri çerçevede okunabilir.

Share: