Halkevleri’nden Ankara’da Remiks Protestosu: “Tıpkısı Apaz Patronun ve Yandaşın Dışında Hepimizin Ortak Sorunu Anlaşma Derdidir”

Halkevleri üyeleri, zamları ve avlu pahalılığını Ankara Ulus Meydanı’nda protesto etti. Yurttaşlar yaşadıkları sıkıntıları dile getirirken Halkevleri Karı Sekreteri Berna Demirdaş “Yokluk ve hayat pahalılığı ülkemizde nazik sevgili haline gelmiştir. Ne tarafa baksak, kiminle konuşsak, tıpkısı apaz patronun ve yandaşın dışında hepimizin eş sorunu konvansiyon derdidir… 20 yıllık AKP iktidarı süresince uygulanan piyasacı, neoliberal politikalar ülkemizde yaşanan çöküntünün, krizin, yoksulluğun, hayat pahalılığının ana kaynağıdır” açıklamasını yaptı.

Halkevleri üyeleri, zamları ve sahn pahalılığını bugün Ankara Ulus Meydanı’nda protesto etti. “İnsanca varagelmek istiyoruz”, “Zam acımasızlık azap, ahali düşmanı AKP”, “Üreten biziz, başöğretmen birlikte biz olacağız”, “Üşüyoruz, donuyoruz, insanca seyretmek istiyoruz”, “Yaşasın halkın hakları mücadelemiz” sloganını atan Halkevleri üyeleri, “Bizden çalınanları hoşgörüsüz alacağız”, “Milyonlar haris, milyonlar aylak”, “Yanıyor yanıyor pazar poşetleri yanıyor”, “Gözümüzün feri söndü Bitkisel”, “Avlu gelişmemiş faturala uçuyor” bağlanmış dövizler taşıdı.

“TORUNLARIMIZI SEVİYORSAK ONLARIN YANAKLARINI ÖPMEK DEDELİK GÖREVİMİZİ YERİNE GETİRDİĞİMİZ ANLAMINA GELMEZ. MÜCADELEYE SONUNA BÜYÜKLÜĞÜNDE BITMEME EDECEĞİZ”

Ankara’nın Mamak Mahallesi’nde dinç benzeri yurttaş da yaşadığı sıkıntıları şöyle anlattı:

“Bu şartlarda geçinemeyeceğimizden muhit sesimizi ifşa etmek amacıyla alandayız. Gördüğünüz gibi bugünkü koşullarda ve geçen yıl dahi oluşmak üzere yapılan bindirim, gâvurluk ve işkencelerle birlikte battaniyelerin altında göstergeç seyrediyoruz. Söndürdüğümüz ışıkların altında televizyon seyrediyoruz. Açlık, fakirlik, yoksulluk günümüze kadar dayandı… Bugünkü soylu erki teessürat, 20 sene sonra doğacak çocuğa yansıdığından periferi tığ bu zamma ‘dur’ girmek gerektiğini düşünüyoruz. Bugünkü koşullarda Rusya’de Ukrayna’üstelik yapılan savaştan muhit, oradaki enflasyon yüzde 20’yi buluyor; Türkiye’birlikte TÜİK’e göre pahalılık yüzde 80’i buluyor. Normal şişkinlik yüzde 220’yi buldu. Artık bu şartlarda geçinemeyeceğimizi anlayınca tığ bu mücadeleyi azimli aynı şekilde sürdürmeyi düşünüyoruz.

Ben bugünkü koşullarda, hayatın seçme alanında torunlarımıza, çocuklarımıza ati tezyit etmek üzere bunun mücadelesini vereceğiz. Şayet ki torunlarımızı seviyorsak onların yanaklarını öpmek dedelik görevimizi adına getirdiğimiz anlamına gelmez. İllaki onlara gür aynı gelecek bırakmanın yolları neyse, organize etmek ise uğraş ise tığ bu mücadeleyi sonuna kadar bitmeme edeceğiz. Ta kim zamlar mankafa alınana kadar, ta ki enflasyon düzelene kadar…”

“YOKSULLUĞA MAHKÜM EDEN BİR DÜZENİ KABUL EDEMİYORUM”

Sağlık emekçisi ayrımsız yurttaş ise şöyle konuştu:

“Hastanemde, marazlı bakım hizmeti veriyorum. Yaptığım işi arz bol şekilde yapmaya çalışıyorum amma beni yoksulluğa mahküm eden bire bir düzeni kabul edemiyorum. Yüzbinlerce sağlıkçı faturalarla, kiralarla boğuşuyor; zorlu çokça arkadaşım yaşayabilmek amacıyla melfuf gelişim tahsis etmek zorunda kalıyor. Haddinden Fazla çok aynı husus istemiyoruz. Faturaları düşünmediğimiz ayrımsız sahn, insani yaşamaya yetecek ayrımsız ecir istiyoruz. Benim kabil halkın sağlığı amacıyla çalışan sağlıkçıların adalet ettiği benzeri hayat için gürültülü tutmak istiyoruz.”

“SİSTEM BİZİ YAŞATMIYOR”

Bire Bir eş yurttaş bile şu açıklamayı yaptı:

“Cümle bizim üzerimizden, haklarımızdan hangi aldı onu söyleyelim… Öncelikle halk kapılarında kovanlık yaparak çocuklarını yetiştiren asıl ve babanın anlaşılan tıpkısı yaştan sonraları evlatlarına kadın kalmasından… Çağa yerine üzerimize düşeni yapamıyoruz. Neden? Yeteri kadar bire bir gelirimiz yok. Avrat, esas kendisine, çalışan kadın olarak istismardan, tacizden başımızı kurtarıp aldığımız paranın ne faturaya gideceğini hesaplayamıyoruz. Zira yevmiye hayatımızda yoğunuz kim gözümüzü açıyoruz, karanlığa uyanıyoruz. Gözümüzü kapatıyoruz karanlığa uyuyoruz. Kalan karı kiralarının haddi hesabı namevcut…

Sistem bizi yaşatmıyor. İktidar, bilcümle özgürlüklerimizi çatlak çatlak elimizden alırken, ense tarafta tarikat yurtlarında taciz hikayelerini öğreniyoruz. Ahali büyüklüğünde çocukların hayat haklarının elinden aldığını öğreniyoruz. Sağlıklı cebinden sol cebine koyduğunu öğreniyoruz. Biz sosyete yerine bunlara artık sessiz kalmıyoruz. Filhakika kalabileceğimiz beş on dilimi de kalmadı. Daha ne kadar susabiliriz?”

“BİR APAZ PATRONUN VE YANDAŞIN DIŞINDA HEPİMİZİN KUMA SORUNU GEÇİM DERDİDİR”

Halkevleri üyeleri namına basın metnini okuyan Halkevleri Avrat Sekreteri Berna Demirdaş şunları kaydetti:

“Yetersizlik ve sahn pahalılığı ülkemizde balaban sorun haline gelmiştir. Hangi tarafa baksak, kiminle konuşsak, bir avuç patronun ve yandaşın dışında hepimizin kuma sorunu anlaşma derdidir. Ancak bu sevgili evet seçim malzemesi haline getirilip fikir devşirmenin ara bulucu olarak kullanılmakta evet birlikte bazen yardımlar ve vaatlerle geçiştirilmektedir. Bizlerse bu sorunun siyasal, hesaplı ve toplumsal nedenlerini ortaya koyarak somut çözümlerin hangi olduğunu belirtmek istiyoruz.

Ülkemizde korkulu tıpkısı barınma krizinin, azık krizinin ve erke krizinin olduğunun altını çiziyoruz. Önümüz kış ayları bir nice kayırıcı kirasını ödeyememekle karşı karşıya ve evsiz yüzmek zorunda kalacak. Birçok herif gıda krizinden kaynaklı yeterince beslenemiyor. Bunun yeryüzü doğacak örneği okullarda beslenme yetersizliği yüzünden derslerde bayılan öğrencilerdir. Evlerde kombiyi açmadan evet da sunma düşük düzeyde yakarak oturuyoruz, dolayısıyla ısınamıyoruz. ve aldığımız ücretler bunların hiçbirini düzeltmeye yetmiyor. Asgari ücret tayin komisyonu adeta temaşa oynar kadar toplanıyor ve 7 bin 500 liralardan bahsediliyor. Oysa masaya oturan TÜRK-İŞ’in üstelik açıkladığı rakamlara göre kıtlık sınırı 7 bin 787 TL, bekar tıpkı çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise 10 bin 171, yokluk sınırı ise 25 bin 364 TL’dir.

“PİYASACI, NEOLİBERAL POLİTİKALAR, YAŞANAN KRİZİN, YOKSULLUĞUN, HANAY PAHALILIĞININ KIŞIZADE KAYNAĞIDIR”

Bu şartlar altında önümüzdeki şita aylarında halkın derdine aynı çıngı çözüm olacak ivedi adımlar atılmalıdır; temas haneye 140 metreküp gaz sudan ucuz şekilde verilmelidir. Minimal ücret belirlenirken kıtlık sınırı değil 4 nefis gömlek halkının hayat maliyeti bilgi akseptans edilmelidir ve minimum ücret insancasına yaşayacak bire bir seviyeye çekilmelidir. Kiralar denetlenmeli ve bölgeye bakarak eğin çizgi getirilmelidir. Seçkin okulda, öğrencilere günde tıpkısı posta ücretsiz yemek verilmelidir. Bu adımlar halkın yaşadığı yoksulluğun arz ağır sıklet düzeylere ulaşmasının önüne artırmak için acilen atılmalıdır. Ancak ülkü bununla bitmemektedir. Mihman analizör geliştirilmelidir.

20 almanak AKP iktidarı süresince makbul piyasacı, neoliberal politikalar ülkemizde yaşanan çöküntünün, krizin, yoksulluğun, avlu pahalılığının anne kaynağıdır. Halkın elinde doğruluk yerine ne varsa özelleşmiştir ve bu yüzden ana haklarımıza üstelik paralar ödeyerek yansımak zorunda kalıyoruz.

“GEÇİNEBİLMEK, BARINABİLMEK, ISINABİLMEK, BESLENEBİLMEK YANİ KISACASI İNSANCA YAŞAYABİLMEK İSTİYORUZ”

Rastgele okulda, öğrencilere günde benzeri posta ücretsiz kemirmek verilmelidir. Çünkü yaşadığımız azık krizinin genişlik balaban ceremesini öğrenciler çekmektedir. Besin krizi bize hanay pahalılığı namına yansımaktadır. Değme kamer yayınladığımız Ankara’da Tagaddi ve Tahaffuz Maliyeti Raporu’nda göstermiş olduğumuz kabil Ankara’dahi 4 kişilik ayrımsız sekmen halkının zinde ve muvazeneli beslenebilme maliyeti 8028 TL’dir.

Azık krizine alın çokça cepheli politikalar yetiştirmek gereklidir ama geçmiş namına tarımın halk yararına, halkın ihtiyaçları gözetilerek planlanması ve böylecene hem üreticinin hem üstelik tüketicinin çıkarına dönüştürülmesidir. Ekincilik şirketlerinin, emperyalist tekellerin ihtiyaçları doğrultusunda belirlenen tarım politikaları ülkemizde gıda krizinin arz şişman sebeplerinden biridir.

Derdimiz macerasız, derdimiz ortaktır! Geçinebilmek, barınabilmek, ısınabilmek, beslenebilmek yani elhasıl insanca yaşayabilmek istiyoruz.”

Share: